13 Mayıs 2013 Pazartesi
12 Mayıs 2013 Pazar
HER GÜN ANNELER GÜNÜDÜR!
Öncelikle bizi
bu günlere getiren annemin kınalı ellerinden öpüyorum!
18 Yaşında
genç bir kızken, köyünün lafı sözü geçer, güçlü insanı yaşı elliye gelmiş
babamla evlenerek, evlilik hayatına, başından fedakârlıkla başlamış bir insan
benim annem. Otuzlu yaşların ilk yıllarını idrak ettiğinde, babam Rahmeti
Rahmana kavunca, en büyükleri 12 yaşında üç kız, ben beş yaşında dört çocukla
evsiz, parasız, gelirsiz bir başına kalakalmış hayatta. Anaç tavuklar gibi
dizinin dibinden ayırmadı bizi ve işaretlediği öğütlediği şeyleri bir bir yaparak büyüdük
yıllar içinde. Otuz yaşında dört çocuklu dul bir kadın, namusuyla, inancıyla,
çalışkanlığıyla yuvasını dal dal, yaprak yaprak ördü tamamladı. Çocuklarının
okuyanlarını okuttu, büyüdükçe baş göz etti. Her bir çocuğunun hayatı, onun filme
yakışır ömrünün ayrı bir fasılasıdır aslında. Allah’a güvenmekten hiçbir zaman
vazgeçmedi. Direnmekten, mücadele etmekten hiçbir zaman kopmadı. Ömrü
boyunca Allah'ın ipine yapıştı, Ondan istedi, O’na yalvardı, varsa şikayetlerini O’na arz etti. Hiçbir zaman kula minnet etmedi. Dik durdu, dik
yaşadı, bize hep iyiyi öğütledi. Bu gün 85. yılını yine benimle birlikte idrak
eden Anneciğimin şükran duygularıyla ellerinden yanaklarından öpüyorum.
Yıllar geçti,
büyüdük biz de. Evlendik, çocuklarımız oldu, sıra sıra. Evlatlar anneliğin
kıymetini, anne olduktan sonra anlıyorlar. Çekemeyecekleri yükleri çocukları
için çekiyor, edemeyecekleri kadar sabrı yine onlar için biriktiriyorlar.
Temelinde ruhunda aşk derecesinde bir sevgi olmasa hangi anne çocukların hayatlarına
getirdiği kısıtlamalara engellere katlanabilirdi ki?
Bir yıla yakın
süren hamilelik döneminin anne hayatına getirdiği biyolojik ve psikolojik
değişimlere, bu değişimlerin getirdiği sıkıntılara sevgi olmasa katlanılabilir
miydi? Ya doğum anın getirdiği sıkıntılar? Yaşattığı travmalar, hayati
riskler! Herkesin kız mı oğlan mı derdine düştükleri bir zamanda o canı
burnunda dünyaya sağlıklı bir evlat getirebilmenin endişesini ta yüreğinde
hissetmektedir. Çocuğun dünyaya gelmesiyle ben merkezli hayat son bulmuş, “O” merkezli bir hayat dönemine
girilmiştir. Artık her şey Onun içindir, Her şey O’na göredir, Bütün Planlar,
O dikkate alınarak yapılacaktır. Bütün kararlar O hesaba katılarak
verilecektir. Artık evin hakimi O’dur!
Beslenmeler, o
dikkate alınarak yapılmakta hoşlanılmasa bile Onun sağlığı için yenilmekte içilmektedir.
Emzirmeler, mamalar, altını almalar, ağlamalarına katlanmalar, bize nedensiz
gibi gelen çığlıkları karşısındaki çaresiz bakışlar vak'ayı adiye-den olmuştur
annenin hayatında. Bir başkası yaptığında utanacağımız ama O yaptığında sevinilecek
günlere gelinmiştir. Gaz çıkardığında, geğirdiğinde, yüzümüz mutluluktan
aydınlanır hemen. Anlamlı bir gülüş, anlamlı bir hece, bir ses, çığlıklarla
karşılanır evde. Annenin gözleri, onun gözlerindedir her daim, O, melek safiyeti
içinde uyurken her gece, anne kim bilir kaçıncı kontrolünü yapmaktadır. Üstünü
örtmekte, altını almakta, sütünü emzirmekte…..
Bütün bunlar
yıllar yıllar sürecek bir dönemin daha ilk adımlarıdır. Dertler hiçbir zaman
bitmez, sevinmeler de tabi. Uzayan saçları tıraş ettirmek sıradadır. Gözlerini
rengi aile içi tartışmalarda başköşeyi alır. Eladan, Kara doğru bir sürü renk
yakıştırır gelenler gidenler. Ve sonra benzetmeler gelir ardından, “Tıpkı
annesine benzemiş!”,” Tıpkı baba sülalesine çekmiş!” daha neler neler. Evin
işlerini yapan, dışarıda çalışan, yemeği bulaşığı çamaşırı ütüyü ihmal etmeyen
anne, hiç sektirmeden çocuğunun bütün ihtiyaçların karşılar. Bütün bunlar
sevgisiz olamayacak şeylerdir. Eğer annenin bu sevgisi olmasaydı. Sanırım insan
nesli tükenirdi. Çağlar gerisinde nesli tükenmiş bir yaratık olarak anılırdık
diğer canlılar tarafından.
İlk anlamlı
kelimelerin mutluluğunu ilk çıkan diş devam ettirir. İlk emekleme, ilk adım
takip eder onları. Kahkahaları kahkahamız, neşeleri neşemiz olur. Yürümeler
başlar ardından, alışverişler, ben şunu isterimler, kaprisler, ağlamalar,
nazlanmalar. Hoş karşılar, sabreder anne. Zaman ilerlemeye devam eder. Okul ile
tanıştırmanın sırası gelir sonra. Yeniden öğrenci olunur. Dersler yeniden
çalışılır, çantalar yeniden düzülür, ödevler yeniden yapılır. Başarmaları için
ne çabalar sarf edilir! Artık kendi
iradeleri ön plana iyice çıkar olmuştu. İtirazlar, istekler, çatışmalar sıraya
dizilmiştir. Anne yine sabrı kuşanmış sevgisine sarıp sarmalamış öfkesini
kızgınlığını, onlar için çırpınmaya devam etmektedir.
Bir ömrü
Annesinin hayır duasını ve rızasını kazanmak için geçirmiş biri olarak, “Sevgili
çocuklar! Annenizin kıymetini bilin, onların sevgisine sizin de aşk dolu bir
cevabınız olsun!” diyorum.
Ve Anneler!
Sevgili Annelerimiz!
Varlığınızla
yaşadığımız dünyayı, Ayaklarınızın altına serilmiş Cennet’in misk ve Amber
kokuları içinde bize de CENNET ettiniz!
Bizleri
karşılıksız sevdiniz!
Bu gün yarın,
öbür gün,
HER GÜN ANNELER GÜNÜDÜR! ANNELER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN!
Hüseyin KARATAŞ Safranbolu 12 Mayıs 2013
Hüseyin KARATAŞ Safranbolu 12 Mayıs 2013
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)