14 Nisan 2013 Pazar

Modası Geçmeyen Zarafet, Bir Saray kıyafeti “Bindallı”

Modası Geçmeyen Zarafet,
Bir Saray kıyafeti “Bindallı”
 
1969 yılında Karabük’te doğan Havva UYSAL,  ilk ve orta öğrenimini Karabük’te tamamlamıştır. Lisans eğitimini Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi’nde bitirmiş ve nakış öğretmeni olarak Ağrı’da göreve başlamıştır. 1993 yılında Safranbolu Halk Eğitimi Merkezi’ne atanan Havva UYSAL, halen nakış öğretmeni olarak görevine devam etmektedir.

Nakış Öğretmeni Havva UYSAL ile “Bindallı”, “Safran Bebek”“, sim sırma tekniğinin kullanıldığı ürünler ve Safranbolu turizmine katkıları üzerine konuşacağız.

—Havva Hanım, el sanatları alanında yapmış olduğunuz pek çok çalışma ve kullandığınız birçok teknik var. Çalışmalarınızdan biri de sim sırma tekniği ile ürettiğiniz “Bindallı”. Bindallının hikâyesini bize anlatır mısınız?
—Bindallı bir saray kıyafetidir. Yöremizde ise daha çok genç hanımların kına gecelerinde giydikleri bir düğün kıyafetidir. Yüzyıllar boyunca Safranbolu’da hemen her evde bir bindallı varmış. Zaman geçtikçe bindallılar eskimiş, yıpranmış, bazıları yorgan haline getirilmiş, yan yastığı yapılmış, zamanla giyilmez olmuştur.

—Bindallıyı yeniden canlandırmak için neler yaptınız?
 —Biz, Safranbolu’da bindallı geleneğini yeniden canlandırmak amacıyla bindallı üretimi kursları açtık. Sim sırma tekniğinin zorluğu, ortaya konulacak olan ürünün büyüklüğü ve sürenin uzunluğu, önceleri kursiyerlerimizin gözünü korkuttu, yapmak istemediler. İlk bindallıyı, okulumuzun kayıt bürosuna koyduğumuz nakış makinesinde işledik. Böylece görenler yapılan işi merak ettiler. Kursiyerlerde, zamanla çok büyük bir heves doğdu. Sonraki yıllarda üst üste açtığımız bindallı üretimi kurslarında bu güne kadar 40 adet bindallı ürettik.

—Kursları açarken, işbirliği yaptığınız kurumlar oldu mu?
—Tabi oldu. Bilhassa Safranbolu Kaymakamımız Gökhan AZCAN’ın yardım ve teşviklerini gördük. Karabük İŞ-KUR İl Müdürlüğünün imkânlarından yararlandık. Onlarla iş birliğinde açtığımız bindallı işlemeciliği kursu, bindallı işlemeciliğini Safranbolu’da geliştirmemize yardımcı oldu. Bu kurslarda kurumumuza beş adet bindallımız kazandırdık. Bu bindallılar, düğün ve kınalarda, isteyenlere ücret karşılığı kiraya veriliyor. Bu sayede bindallı geleneğimizi yaşatma yolunda bir hayli yol kat ettik. Artık düğünleri olan gelinler ve onların arkadaşları, kına gecelerinde mutlaka bindallı giyerek geleneği yaşatıyorlar. Eski fotoğraflarda görülen kına geceleri, geri geldi diyebilirim.

—Bir turizm kenti olan Safranbolu’muzun turizmde arzulanan hedefe ulaşması için planlama yaparken, el sanatlarının hangi dallarına öncelik vermek gerekir?
Biz Türk El Sanatlarının hemen hemen hepsini kurslarımızda öğrencilerimize öğretiyoruz. Yoğun olarak sim sırma çalışmalarımız var. Tel kırma, hesap işi, Türk işi, Antep işi çalışmalarımız var.  Tel kırma, Safranbolu yöresinde turistik açıdan ilgi gören bir sanat dalımız. Bunun yanında hesap işi de son yıllarda çok revaçta. Ben, kurslarımızda en çok maraş işi ve sim sırma işini yaptırıyorum. Bu tekniklerle bindallı ve değişik örtüler çalışıyoruz. Bu tenkitlerle üretilmiş ürünlerin albenisi daha çok oluyor.

—Kurslarınıza kursiyer bulmada zorluk çekiyor musunuz? Kurslara katılan kursiyerlerde aradığınız vasıflar nelerdir?
—Kursiyer bulmada sıkıntı yaşadığımız söylenemez. Çoğu zaman talepleri karşılayamıyoruz bile. Sınıflarımızın kapasitesi 15 kişilik, kursa 17–18 kursiyer müracaat ediyor. Sıkışarak çalışıyoruz. Sadece okuma yazma bilmeleri yeterli. Kullanılan teknikleri hiç bilmeden de gelebilirler, onlara gerekli olan becerileri kazandırmak bizim görevimiz. İsteyerek gelmeleri ve hevesli olmaları yeterlidir.

—Hocam, ürettiğiniz bindallıların desenleri nerden elde ediyorsunuz?
—Çok güzel sordunuz. Öncelikle çeyiz sandıklarını açtırarak Safranbolu’da giyilen, aile yadigârı bindallıları bulduk,  ulaşabildiğimiz eski bindallıların desenlerini çizdik. Bunların içinde parçalanmış, yastık haline getirilmiş, yorgan yapılmış bindallılar da vardı. Onları birleştirerek eski haline getirdik. Bir anlamda eski bindallıların desenlerini de yenilemiş olduk. Özel izin alarak Kaymakamlar Evi’nde ve Kent Müzesi’ndeki bindallıların desenlerini çizerek, gelecek kuşaklara kazandırdık.

—Bindallı günümüzde nasıl bir yere sahip?
Kişiye göre değişir belki ama çok önemli bir yere sahip. Görsel yönden çok gösterişli ve zengin,  geçmişten gelen bir kültür değerimiz, geleneğimiz. Bence sahip çıkmalıyız. Yaşatmak ve geliştirmek için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. Bir ara kaybetmiştik, şimdi tekrar bulduk. Bence çocuklarımız kaybetmemeli, gelecek nesillere aynı şekilde ulaştırılmalı. Bizim bir parolamız vardı bu işe başlarken; “Her eve Bir Bindallı!” diye. Safranbolu’da her eve bir bindallı kazandırma isteğimiz ve heyecanımız hala devam ediyor.

— Bir bindallı yaklaşık olarak ne kadar zamanda ortaya çıkar?
En basit desenleri olan bindallı bile en az üç ayda ortaya çıkarılır. Yaklaşık altı ay, hatta bir seneyi bulan sürede işlenen bindallılarımız da var.

—Satmak isterse, bindallıyı üreten kişi ne kadar ekonomik kazanç sağlar?
— Bindallı işlemeciliğinin el emeği çok fazla, bunun yanında malzeme maliyeti oldukça düşüktür. Ürettiğimiz bindallılar üç bin liradan başlayan fiyatlarla satışa sunulmaktadır. Üzerindeki desen ve malzemenin ağırlığına göre yirmi bin liraya kadar satılan bindallılar mevcuttur.

—Kurslarınıza gelerek, bindallı işleyen kursiyerleriniz bu bindallıları hangi amaçla üretiyor?
—Daha çok Safranbolu’nun yerli ailelerinin torunları, babaannemin, anneannemin bindallısı vardı, benim de bir bindallım olsun diye işliyor. Çocuklarına torunlarına düğünlerde giydirmek isteyenler de var tabii. Bir kısmı da satıp, gelir sağlamak için işliyor. Yine bazı kursiyerlerimiz ürettikleri bindallıları düğünlerde, kınalarda kiralamayı düşünüyor. Bindallısı olmayanlara, kına gecelerinde kiralayarak sürekli gelir sağlamayı düşünüyorlar. Bindallıları işleyip “Satıp hacca gideceğim.” diyenler olduğu gibi,  evinin çatısını yaptıranlar veya evinin önemli bir ihtiyacını karşılayanlar da var. Herkesin farklı bir amacı var.

Bindallılar geleneksel olarak kına gecelerinde kullanılıyor dediniz. Eğer gelinin bir bindallıya ihtiyacı varsa nereden temin edebilir?
—Öncelikle Safranbolu Halk Eğitim Merkezi’nden tabii. Bunun alt yapısını oluşturduk.

—Yaptığınız el sanatları ürünlerinin tanıtımını nasıl gerçekleştiriyorsunuz?
—Kurslarımız sonu erdiğinde ve haziran ayında sene sonu sergileri yapıyoruz. Aynı zamanda Cinci Han gibi tarihi mekânlarda geniş kapsamlı, beğeniyle izlenen bindallı defileleri düzenliyoruz. Mesela, Cinci Han’da gerçekleştirdiğimiz “Gelenekten Geleceğe” bindallı defilesi, davetliler tarafından büyük beğeni kazanmıştır. Fırsat verildiğinde çeşitli yerlerde yapılan yerel, bölgesel ve ulusal fuarlara katılıyoruz. Yine hem yerel hem de ulusal televizyon programlarında çalışmalarımızı tanıtıyoruz. Bir de iplik firmalarının düzenlediği yarışmalar var. Bu yarışmalarda bu güne kadar pek çok ödül ve derece almış bulunuyoruz.

—Bu fuarlara katılırken zorluklarla karşılaşıyor musunuz?
—Tabii karşılaşıyoruz. Belli bir maddi gelir gerekiyor, masraf yapmak gerekiyor. Bu konuda sıkıntılarımız oluyor. Çok fazla gitme imkânımız olmuyor. Diğer okullar da bu fuarlara katıldığı için bize sıra gelmesi zaman alıyor. Karabük Halk Eğitim Merkezi, Safranbolu Halk eğitimi Merkezi, ardından diğer ilçeler bu fuarlara gidiyor. Bu konuda sıkıntılar oluyor.

Öğrendiğimiz kadarıyla özel bir folklorik bebek üretiyormuşsunuz. Bunu bize biraz açıklar mısınız?
—Tarihi Safranbolu’muzda, satılan ürünlere baktığımızda, Türkiye’nin herhangi bir yerinde satılan ürünlerle aynı olduğunu görüyoruz. Bunların birçoğu Çin’den gelen ve pek hoş olmayan eşyalar. Safranbolu’nun Turistik eşyaları çok daha özenli ve buranın kültürünü yansıtacak eşyalar olmalı. Bizim de yöresel kıyafetlerimiz var, bindallılarımız var, bir de folklorik bebeğimiz olsun istedik. Böylece Safran Bebek’i düşünüp tasarladık. Bu çalışmamız, proje tabanlı beceri yarışmasında Karabük’te dereceler aldı. Daha sonra İŞ-KUR iş birliğinde bir kurs projesi yaptık. Yöremizde düğün ve kınalarda her zaman yer almış olan “Bindallı elbiseler”, öğretmenlerimiz tarafından folklorik bebeklerimize elbise olarak tasarlandı. Çalışmanın mutfağında müdürlüğümüzün nakış, giyim ve el sanatları öğretmenleri yoğun emek vermişlerdir.
—Bu proje şimdi ne durumda?
“Safran Bebek”i ürettik fakat çok yaygınlaştıramadık. Her şeyi el işçiliği ile yaptığımızda maliyet de yükseldi. Bebeğimize güzel bir yüz bulamadık. Üniversitemizin Güzel Sanatlar Fakültesi ile işbirliği yaparak bu sorun aşılabilir. Ama Valilik ve Kaymakamlığımızın desteklerine ihtiyacımız olacak tabi. Üretim aşamalarında bilgisayarlı nakış makinelerine ve özel tasarlanmış bebek gövdelerine ihtiyacımız olacaktır. Safranbolu’ya gelen her turist buradan ayrılırken hediye veya hatıra olarak bir de safran bebek alıp memleketine götürsün istiyoruz.
— Sim Sırma tekniği, bindallı dışında hangi ürünlerde kullanılmaktadır?
—Hemen hemen her yerde uyguluyoruz. Her türlü kumaş üzerine çok seyrek olmamak şartıyla uygulayabiliyoruz. Ürünlerimizi daha çok kadife ve saten kumaşlar üzerine yapıyoruz. Sim sırmayı deri üzerine de yapmaya başladık. Söz ve nişan takımlarında, Seccadelerde de kullanıyoruz. İstanbul’daki Selahattin Camilerinin minber örtüleri sırma tekniği ile süslenmiştir. Biz de Safranbolu’daki cami ve mescitlerin minber perdelerinde bu tekniği kullanarak sözler ve desenler işliyoruz. Hat yazılarından panolar işliyoruz. Gece elbiseleri, ceketler, cepkenler, terlik çantaları, gözlük kılıfları, telefon kılıfları ve terlik üzerinde de sim sırma tekniğiyle yapılmış ürünler elde edilmektedir.

—Her işin bir zorluğu var derler. Sizin yaptığınız işin zorlukları nelerdir?
—Her işin zorlukları vardır mutlaka. Sonunda güzel şeyler ortaya çıkardığınız zaman çok mutlu oluyorsunuz. Biz yetişkinlerle çalışıyoruz. Yetişkinliklerle çalışmak gerçekten zordur. Kursiyerlerimizde bir yaş sınırlaması yok. 18 yaşındaki bir genç kız da 65 yaşındaki bir bayan da kurslarımıza katılıyor. İlkokul mezunu bir hanım ile üniversite bitirmiş bir hanım aynı sınıfta kursiyer olabiliyor. Kursiyerlerimizin yaş ve hazır oluş seviyeleri çok farklı. En büyük zorluğu da buraya yaşıyoruz ama onların başardıklarını, mutlu olduklarını görmek çok güzel. Sabah olunca koşa koşa kursa geliyorlar. Bütün gün hiç yorulmadan bıkkınlık göstermeden oturup çalışıyorlar.

Yaptığınız işlerin takdir edildiğini görmek nasıl bir duygu?
—Çok güzel duygular hissediyoruz. Kim takdir edilmekten hoşlanmaz ki?

—Ortaya çıkardığınız el sanatları işleri kimler tarafından satın alınıyor?
—Bu işe özel ilgi duyan ve maddi gücü yüksek olan kişiler tarafından satın alınıyor. Ama biz, konaklar tarafından satın alınmasını isteriz. Her konakta bir bindallının satın alınarak sergilenmesinin el sanatlarının yaşatılması adına bir destek olacağını düşünüyoruz.

—Herhangi bir elişini yapmak ortaya çıkarmak nasıl özellikler ister? Bunu yapmak isteyen kişiler neler yapabilir?
—Sadece istemek pek çok şeyin önünü açar diye düşünüyorum. Yapmayı istemek bir işi başarmanın yarısıdır. İsteyen herkese elimizden geldiğince destek olmaya çalışıyoruz. Sadece yapmak istesinler, gelsinler, birlikte yapıp, başaralım.


—Halkımızın ilgisini el sanatlarına yöneltmek için ne yapmalıyız?
—Çok daha iyi tanıtımlar yapabiliriz. Ulusal ve yerel televizyonlarda yapmış olduğumuz programlarımızın sayısını daha çok arttırabiliriz, sene sonu sergilerimizde ve temalı sergilerimizde halkımızın katılımını arttırmak için tedbirler geliştirebiliriz.

-
—Bugüne kadar muhakkak pek çok ürün ortaya çıkarmış ve bu ürünler için desenler tasarlamışsınızdır. Hiç desen kitabı veya dergi bastırmayı düşündünüz mü?

—Çok düşündük, ama İşlerimizin yoğunluğundan gerçekleştiremedik. Desen kitabından vazgeçtik. Bir bindallı katalogu oluşturmak için çaba gösteriyoruz. Daha önce bin ulusal televizyon kanalında, Güler ERKAN’la programlar yaptık. Orda sergilenen ürünlere ait fotoğraf ve desenler yine ulusal gazetelerin eklerinde ve nakış kitaplarında basıldı. Yine iplik firmalarının ulusal çapta yapmış olduğu yarışmalarda derece alan ürünlerimiz El Sanatları dergilerinde yayınlandı.

—Sizin tarafınızdan tasarlanmış olan desenlerin başkaları tarafından kullanıldığına şahit oldunuz mu? Bu size neler hissettirdi?
—Tabi ki. Bir iplik firmasının yarışmasında benim bir ürünüm mansiyon ödülü almıştı. Kitapta yayınlandı. Çanakkale’de katılmış olduğumuz bir fuarda, Çanakkale Halk Eğitim Merkezi’ndeki bir kursiyerin aynı deseni işleyerek sergiye koyduğunu gördüm beni çok mutlu etti.

—Yaptığınız çalışmalar ve ortaya koyduğunuz eserlerle günümüz insanının neresindesiniz? Onlar için ne kadar önemlisiniz?
İnşallah çok önemliyizdir. Kursiyerlerimiz buraya geldiklerinde çok mutlu olduklarını, kendilerini çok iyi hissettiklerini söylüyorlar. Kurs bir daha açılmazsa veya açılan kursa katılamazlarsa ne yaparız endişesi taşıyorlar. Onlara faydalı olduğuma inanıyorum.

—Yaptığınız çalışmaları göz önüne aldığınızda Safranbolu’nun sanat ve kültür hayatına gerekli katkıyı yaptığınızı düşünüyor musunuz? Bu alanda başka yapacaklarınız var mıdır? Son olarak bu konudaki duygu ve düşünceleriniz nelerdir?
—Elbette, yapılacaklar hiçbir zaman bitmez. Ben elimden geleni yaptığımı düşünüyorum. Daha iyiye ulaşmamız için,  her zaman, çaba göstermemiz lazım. Gerçekleştirmeyi düşündüğüm bir hayalim daha var. Belki Altın Safran Film Festivali’nde, belki başka bir etkinlikte “Bindallını Giy, Aramıza Katıl” diye adlandırabileceğimiz, bir faaliyet yapmayı istiyorum. Katılımcıların Safranbolu’muzun Hıdırlık Tepesinden, başlayan ve Safranbolu’nun sokaklarında yürüdükleri, konaklarında ağırlandıkları bir program olacak bu. Bunun hayata geçirilmesi için mülki amirlerimizin, mahalli yöneticilerimizin, turizm derneklerinin desteklerini isteyeceğiz. Safranbolu halkını çalışmalarımızda yanımızda görmek istiyoruz. Marifet iltifata tâbidir. Yeni başarılar ancak halkımızın iltifatı ile ufka kanat çırpar diye düşünüyorum.

—Teşekkür ederim. Çalışmalarınızda başarılar dilerim.
    Teşekkür ederim. İyi günler.
Feyza KOCATÜRK                                                                    Hüseyin KARATAŞ
Ünsal Tülbentçi İO 8 B Sınıfı Öğrencisi               Ünsal Tülbentçi İO Müdür Yardımcısı  



































































1 yorum:

  1. Hüseyin Bey, bu sayfada yer alan bir görseli akademik bir çalışmada kullanmak isteriz. İzin talebinde bulunmak isteriz. Doğrudan iletişim bilgilerinize ulaşamadık. mustafa.aca@idu.edu.tr adresi üzerinden bizimle iletişime geçmenizi rica ederiz. Sağlıcakla...
    Mustafa AÇA

    YanıtlaSil